Hayat, bazen beklenmedik anlarda, insanları zor durumlardan geçirebilir. Cenk Yılmaz, yalnızca bir gün içinde yaşadığı kaza ile sıradan bir yaşamın huzurunu kaybetti. Genç yaşta, dolu dolu bir geleceğe sahip olması beklenirken, art arda gelen talihsizlikler onu zor bir duruma sürükledi. Kaza anı, sadece bacağını değil, aynı zamanda işini, sosyal çevresini ve hayatındaki dengeyi de aldı. Şimdi, Cenk’in tek sığınağı, bir parkın köşesinde kurduğu çadır.
Cenk Yılmaz, 28 yaşında genç bir mühendis. Hayatına dair umutlarıyla doluyken, bir yaz sabahı ailesiyle birlikte bir piknik yapma kararı aldı. Ne yazık ki, o gün yaşanan kaza, hayatını kökünden değiştirdi. Piknik sırasında, kaygısızca oynayan çocukların yanından geçerken bir anlık dikkatsizlikle yere düştü. Bu basit kaza sonucu, bacağı ciddi şekilde zarar gördü. İlk başta olayın ciddiyetini kavrayamadı. Ancak hastaneye gittiğinde, doktorların söyledikleri onun için bir kabus oldu: bacağının amputasyonuna karar verilmişti.
Cenk, kazanın ardından rehabilitasyon sürecine girdi. Fakat durum, onun düşündüğünden çok daha zordu. Fiziksel iyileşme çabalarının yanı sıra, psikolojik olarak da büyük bir darbe almıştı. İş yerindeki kıdemli yöneticisi, durumunu öğrendiğinde, “Üzerine düşen her şey, senin ayağınla bağlantılıydı. Şimdi işine devam edemezsin” diyerek Cenk’in işten ayrılmasına sebep oldu. Hayatının en parlak döneminde, sadece fiziksel değil, aynı zamanda maddi olarak da zor bir sürecin içine girdi.
İşini kaybetmek, maddi zorlukların yanı sıra sosyal olarak da yalnızlaşmasına sebep oldu. Arkadaşları, Cenk’in durumunu öğrendiklerinde onu yalnız bırakmaya başladılar. Başlangıçta yardım etmek isteyen birkaç tanıdığı, zamanla uzaklaşmaya başladı. Oysa Cenk, onların desteğini en çok ihtiyaç duyduğu dönemde bekliyordu. Kendini yalnız hisseden Cenk, yaşam mücadelesini sürdürmek için geçici bir çözüm bulmak zorunda kaldı. Küçük bir çadır kurarak, parka yerleşti.
Cenk, çadırda yaşamanın zorluklarıyla baş ederken, aynı zamanda bir destek mekanizması geliştirmeye çalışıyor. Parkta geçirdiği her gün, yeni insanlar tanıdığı ve onların hikâyelerine şahit olduğu için bu durumu bir fırsata çevirmeyi tercih ediyor. Her sabah gün doğumunu izliyor, umutlarını tazeliyor. Belki de insanların acılarını paylaşmak ve onlara umut vermek için bir araya gelecekleri bir topluluk oluşturmanın hayalini kuruyor. Kaza onu her şeyden mahrum bırakmış olabilir, ancak içindeki mücadele ruhunu asla kaybetmedi.
Şu anda sosyal hizmetler ve yardım kuruluşlarıyla iletişim haline geçmeye çalışıyor. Belki de birkaç ay içinde kendisine bir iş bulabilir ya da sosyal güvenlik yardımlarından yararlanabilir. Cenk’in ani yaşam değişikliği herkesin başına gelebilir. Bu yüzden yaşadığı deneyim, toplumun gözünde büyük bir farkındalık yaratabilir. Zihinsel ve fiziksel zorluklarla başa çıkmaya çalışırken, her yeni günde hayata yeniden tutunma çabası, onun karşılaştığı tüm zorlukları aşma yolunda attığı her adım şekline gelecek.
Toplumun destek olabileceği birçok noktada kampanyalar düzenlenebilir. Cenk gibi kazalardan veya engelli vatandaşlardan etkilenmiş kişilere yönelik daha fazla farkındalık yaratmak, onların yaşam şartlarını iyileştirmek için birer fırsat oluşturabilir. Her insanın hayatında bir dönem zor zamanlar geçebilir; ancak desteklerin çoğalması, yaşamdaki geleceğe dair umudu tazeleyecektir.
Kaza geçiren, bacağı sakatlanan ve çadırda yaşam mücadelesi veren Cenk, bu zorlu χρόν κραυγές içinde bile hayatın getirdiği zorlukları yenmek için çaba göstermekte. Cenk’in hikâyesi, belki de birçok insanın ilham alabileceği ve bu gibi durumlarda yalnız olmadıklarını hissettirecek bir örnek oluyor. Onun gibi insanlar, azimle mücadele ettikçe, elbirliğiyle desteklenen bir topluluk haline gelecektir. Her karanlığın ardında bir umut ışığı vardır ve Cenk, umudunu hiç kaybetmiyor.