Son yılların en çetin kış şartlarının yaşandığı 2023, tarım alanında felaket niteliğinde bir duruma sebep oldu. Şubat ve Mart aylarında beklenmedik şekilde meydana gelen don olayları, çiftçilerin ve tarım üreticilerinin yüzünü kara çıkardı. Özellikle meyve ağaçları için yıkıcı etkileri olan bu don olayları, yıl boyunca sürecek bir şok yaşanmasına neden oldu. Peki, durumun boyutları neler? Don olaylarının tarım ürünleri üzerindeki etkileri nasıl şekillenecek? İşte tüm bu soruların yanıtı.
İlk önce, bu yıl meydana gelen don olaylarının sebeplerine bir göz atalım. Meteorolojik veriler, özellikle Mart ayında sıcaklıkların beklenmedik şekilde düşmesi sonucu oluşan don olaylarının, iklim değişikliği ve yanlış tarımsal uygulamalarla bağlantılı olduğunu gösteriyor. Bu kez bahar aylarının gelmesiyle birlikte dondan etkilenme riski artan bitkiler, özellikle elma ve diğer meyve ağaçları oldu. Sıcak günlerin ardından ani soğumalar, bu bitkilerin çiçeklenme dönemi için kritik bir dönüm noktası olmakta ve gerekli sıcaklığı sağlayamadıklarında büyük zarar görmeye başlamaktadırlar.
Uzmanlar, bu olayların yalnızca abartılı hava koşullarına bağlı olmadığını, aynı zamanda çiftçilerin mevsimsel değişimlere uyum sağlama yeteneklerinin de önemli olduğunu vurguluyor. Yanlış zamanda, yanlış bitkilerin ekilmesi, tarımın verimliliğini etkileyen diğer faktörler arasında yer alıyor. Dolayısıyla, don olaylarının meydana geldiği tarihlerde hava durumu bilgileri ve toprak sıcaklığı izlenmesi çiftçilerin alacağı önlemler açısından hayati öneme sahip.
Don olayları sonucunda meydana gelen kayıplar, rakamsal verilerle de dikkat çekiyor. Çiftçiler, ürünlerinde %90’a varan bir kayıpla karşı karşıya kaldıklarını belirtiyor. Bu dönemde sadece tarlalarda bir tane çürük elma gözlemlenebildi; bu durum üretim düşüklüğünün ne denli yerleştiğinin açık bir göstergesi. Geçmiş yıllara bakıldığında, bu yılki üretim rakamları adeta korkunç bir düşüş göstermekte. Özellikle meyve ağaçlarının yarısı, meyve vermekten vazgeçmiş durumda. Çiftçiler, bu durumu telafi edebilmek için çeşitli alternatif yöntemler geliştirmeye çalışıyor, ancak don olaylarının kırsal ekonomiye etkisi büyük bir soru işareti olarak kalıyor.
Meyve ve sebze üretiminde yaşanan bu kayıplar, sadece ekonomik dalgalanmalara sebep olmaz; aynı zamanda yiyecek güvenliğini de tehdit eder. Tarım Bakanlığı, meyve ve sebze üreticilerini desteklemek için çeşitli önlemler almayı planlamakta; ancak bu tür aşamalı çözümlerin hızlı bir şekilde hayata geçmesi gerekliliği ön planda. Öte yandan, üreticide oluşan kayıpların yanı sıra, tüketici pazarında da fiyat artışları gözlemleniyor. Bu durum, piyasada meyve ve sebze fiyatlarının artmasına ve tüketicilerin alım gücünün düşmesine sebep olmaktadır.
Nihayetinde, yüzyılın don olayı, tarım sektöründe köklü değişiklikleri zorunlu kılıyor. Her ne kadar bazı çiftçiler bu duruma çözüm arayışı içinde olsa da, bahar aylarının getirdiği iklim değişiklikleri, henüz kış boyunca yaşanan bu olumsuz etkilerin üstesinden gelmelerine yetecek gibi görünmüyor. Uzun vadede, tarımda sürdürülebilir yöntemlerin benimsenmesi ve iklim koşullarına uygun bitki seçimlerinin yapılması, çiftçilerin bu tür olumsuz durumlardan daha az etkilenebilmeleri açısından elzem olacaktır.
Sonuç olarak, hem yeşil alanları hem de tarım üretimini etkileyen bu olaylar, toplumsal bir sorun olarak öne çıkmaktadır. Hem çiftçilerin hem de devletin bu meseleye duyarsız kalması; tarımın geleceğini tehdit etmekte. Tüm bu gelişmeler ışığında, bilinçli tüketicilerin ve tarım kuruluşlarının bir araya gelerek çözüm odaklı girişimlerde bulunması büyük önem taşımaktadır.