Kahramanmaraş’ta meydana gelen deprem, birçok insanın hayatını derinden etkiledi. Ancak yaşanan olayın etkisi, sadece binalar ve sokaklarla sınırlı kalmadı. Gün içerisinde yemek saatinde yemekhane olarak kullanılan bir alanda meydana gelen bu sarsıntı, birçok kişi için unutulmaz anlara sahne oldu. Bazı insanların paniğe kapılarak hızla mekândan çıkmaya çalıştığı, kimilerinin ise bu zor anlarda yemeğini bırakmadan devam etmesi dikkat çekiciydi. Bu durum, deprem anlarının insan psikolojisi üzerindeki etkilerini de gözler önüne serdi.
Deprem sırasında yemekte bulunan kişilerin sergilediği farklı tepkiler, aslında insanların bu tür durumlarda nasıl davrandığını gösteriyor. Yemekhane aniden sarsıldığında, birçok kişi panik içinde ne yapacağını bilemedi. Bazıları, masalarının altına girerek kendilerini korumaya çalıştı. Bununla birlikte, bazı kişiler hemen yemeklerini bırakmadan dışarı çıkmaya çalıştılar. Bir kadın, birkaç arkadaşını uyarmakla yetinmeyip, yemek tabağını elinden bırakmadı. O anın başında yaşanan stres ve belirsizlik, insanları farklı davranışlar sergilemeye yönlendirmişti.
Özellikle gençlerin yaşadığı panik, bazıları için fırtına gibi esen bir korku dalgası şeklindeydi. Yakın arkadaşlarıyla birlikte olan birkaç genç, tehlikeyi kavrayıp kaçmaya çalıştı. Ancak hemen ardından gelen sarsıntı, birçok kişinin iradesini zayıflatıp, panik yapmalarına neden oldu. Bazıları, binalardan dışarı fırlayarak kurtuluş yolunu ararken, bazıları ise yerde önce bir süre sersemledikten sonra yemeklerinin peşinden giderek üstlerini çekmeye çalıştı. Deprem anında yaşanan kargaşa, farklı karakter ve kişiliklerin ortaya çıkmasına neden oldu.
Deprem gibi doğal afetler, insanların psikolojisini olumsuz etkileyen durumlar arasında yer alıyor. Yemekhane olayında da gözlemlenen tepkiler, bu durumun ne denli geçerli olduğunu gösteriyor. İnsanlar, dışarıda göğüslerini gererek sağa sola koşarken, bazıları da yokmuş gibi davranarak yemeğini bırakmamayı tercih etti. Bu durum, farklı kişilik yapılarının, stresli anlarda nasıl bir araya geldiğini de gözler önüne seriyor.
Bireyler için, böyle bir durumda ne yapılacağına dair eğitimin verilmesi büyük önem taşıyor. Zira, AFAD ve diğer yetkililer, doğal afetler konusunda toplumsal bilincin artırılması gerektiğini her fırsatta vurguluyor. Yemekhane olayında olduğu gibi bir sarsıntı anında yaşanan panik ve belirsizlik, her bireyin farklı davranmasına neden olabiliyor. Bu tür durumlara hazırlıklı olmak, insan hayatına bir nebze olsun katkı sağlayabilir. Unutulmaması gereken en önemli şeylerden biri, hayatı kaybetmekten daha önemli olan şeylerin, uyum sağlamak ve doğru karar vermek olduğudur.
Özetle, deprem anında yaşanan bu olay, sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik bir deneyim olarak da değerlendirilebilir. Kimi insanlar yaşanan dehşetin içinde kaybolurken, bazıları da hayatta kalmak için gerekli önlemleri almayı başarabildi. Deprem anı, bilinçsizce yemek bırakmamak ile hayat kurtarmak arasındaki seçimlerin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösterdi.